BULUTLAR..

Ağaran koyakta demir pası var

Ayvazın dağına çöktü bulutlar

Meşeli tepeyi sisle sardılar

Rahmeti yerlere döktü bulutlar

*

Tüllenen ziyânın sisli şavkıyla

Siyah gecelerin altun ay’ıyla

Semanın ipekli şal kuşağıyla

Gamlı divaneyi söktü bulutlar

*

Ümitler kesişsin maksut düşmeden

Hayal dünyasına sükût düşmeden

Maşukan eynine umut düşmeden

Başat duygulara köktü bulutlar

*

Gönlüne nereden gam geldi böyle

Kalbini derinden tam deldi öyle

Ebemkuşağıyla yağmurla şöyle

Savrulan hayata yüktü bulutlar

*

Bulutlar yoğalmış bulutlar yorgun

Ruhunda isyan var insicam durgun

Dilini kabzetmiş büsbütün vurgun

Boynunu rüzgara büktü bulutlar

BEŞİROĞLU

______:

*Başat: Baskın, Üstün... egemen olan.

SABA MELTEMİ

Saba melteminin alazı gibi

Küsgün yüreğime verirsin esin

Ferhat'ın Şirin'e avazı gibi

Şimşir gökkubbeyi aşıyor sesin

*

Katlanılmaz elem verse de hasret

Beni hicret kervanına kabul et

Mülteciyim sana ey aşkî gurbet

Gönül hançeremi kaşıyor sesin

*

Zil karası gözlerinde meskûnum

Can gerekse.. de vereyim, al ruhum

Her cevrine mecbur sana mahkûmum

Beni yadellere taşıyor sesin

*

Hasretinden yanar gönül insaf et

Vicdanına kaldım etme lütfen ret

Yakışmıyor sana bu hal bu nefret

Gönül harabımda yaşıyor sesin

*

Ah ile gezerim etrafında hep

Derdi derûnumu avuyor akrep

Gönlümü yakıyor işte bu sebep

Dil hezeyanımı eşiyor sesin

Beşiroğlu..

HİLAL EBRÛLARI ...

Hilal ebrûlerı sürmeli yaydan

Menekşe gözleri güzeldir aydan

Üç etek kuşanmış saraylı köyden

Dilberler içinde servi hıraman

*

Mahyüzü çepçevre bindallı güller

Gövermiş bostanda sarı laleler

Gülçehre yüzünde esmer lüleler

Endamı gümüş ten kaşları keman

*

Gülistanda algın neylesin bülbül

Sabrına sabırlar katıyor sümbül

Bostana erişti rengârenk eylül

Umutlar tüllendi sarardı hazan

*

Ah gönül sızlanma bitmez bu telaş

Öykünme dur hele duyar bir sırdaş

Kalbini teskin et ruhunla bağdaş

Gönlüne bir muştu düşürür zaman

Beşiroğlu

HÜZZAM ŞARKI (Menekşe Gözlerin Efkârı Derin)

Menekşe gözlerin efkârı derin

Felâket diyorlar huyların senin

Hangi yöne baksam senin eserin

Yeşeren ümitler solmaz mı sandın

*

Yüksek tepelerin puslu zirvesi

Usul usul yakan yârin işvesi

Dilhûn güftelerin mahur bestesi

Beni yadellere salmaz mı sandın

*

Bitecek bu sevda giderse böyle

Sevgili sevene ederse böyle

Alnıma yazılan kaderse böyle

Cehennem ağyarla dolmaz mı sandın

*

Masmavi semanın zevâli esmer

Yağmuru esecek rüzgârlar besler

Zihnimi yoruyor bir garip sesler

Kargışlar yadına gelmez mi sandın

*

Bu yangın arkası kaldım avare

Yürek harap oldu dil pare pare

Esrik efkârıma olmazsan çare

Ben garip kapını çalmaz mı sandın

 

Beşiroğlu..

HANİ

Dediler, söyle gel eski dilleri

Bu dilin Bayburdî sözligi hani

Sarıgız üzünde peri çilleri

Mehyüzlü ceylanın yüzligi hani

*

Dediler de hele gönül turabi

Tutuşmaz tandurun evdeşin hani

Küvlenin başında tikülir sabi

Tumturah gevenin ateşin hani

*

Dediler, bostanda sari gazelin

Gülistan bağında yarpaği hani

Ahiret ervâhın hemi özelin

Kırmızı lalenin torpaği hani

*

Dediler, gınali barnaği mermi

Üç etek yahışmış leçeğin hani

Deppesi omzunda suya gider mi

Morumsu yaşmağın çiçeğin hani

*

Dediler, beri gel söyleşek biraz

Oğulu uşaği soruşun hani

Nohtalı yanaği lebleri kiraz

Gümüş ten endamın duruşun hani

Beşiroğlu.. 06.02.2022

KALMAMIŞ

 KALMAMIŞ

Mağripten maşrığa aradım durdum

İbreti alemde meydan kalmamış

Cenuptan şimale şen değil yurdum

İşreti söylemde meyhan kalmamış

*

Küfemde ne varsa sülbünü sattım

Bir kuru hasırın üstünde yattım

Rindane her türlü hayatı tattım

Beş parmak elimde peyman kalmamış

*

Geçse de azadlı yıllar aradan

Dağlanmış yüreğim acı yaradan

Tepeler ardında aşı sarıdan

Sırça konağımda mihman kalmamış

*

Hayatın gitgide bozuldu tadı

Esmiyor bağrıma cananın badı

Gurbette yakıyor sevgili yadı

Gönül eyleyecek zaman kalmamış

*

Kalmamış diyorum inanki saki

Başımda sundurma külahım baki

Sabırı örmüşüm ibrişim haki

Günü yaylayacak imkân kalmamış

Beşiroğlu ... 05.01.2019

--------------,

MEYHAN- Meyhane, Meyhaneci.. sohbet yeri,

PEYMAN- Kadeh, bardak,

MİHMAN- Misafir, dost.. sohbet ehli,

HATIRAN MASAL

 Hayırlı bir pazar günü dilerim, dokunun lütfen, "Sevgililer Günü" arefesinde..

Sen şimdi eskidin hatıran masal

Bir buse verdiydin gel de geri al

Hasretin yakıyor yürekte visâl

Kalbine iltica ettim sevgilim

*

Kalbinde bana yer açmadın eyvah

Uçarı uçarı gezindim seyyah

Bir lokma bir hırka başımda külah

Yabana mülteci gittim sevgilim

*

Sorma hiç sen beni berbattır ahval

Senden arta kalan sükûti hayal

Kol gezer etrafta hususi melâl*

Sevdâmı katlayıp yattım sevgilim

*

Ben de sen bir tütsü buhur gibisin

Sabrımı eleyen kalbur gibisin

Dilimde çoğalan sabır gibisin

Sabrımı mahpese* attım sevgilim

*

Ah ile gezindim sılama döndüm

Saman aleviydim parlayıp söndüm

Âleme şen mesut aşkî göründüm

Ben beni kırklara kattım sevgilim

Beşiroğlu..

_____;

*Melal: Üzüntü, kaygı..

*Mahpes: Hapis, üzeri kilitli yer..

SÖYLE

Ömür o gözlerin şuh bakışlarınla

Zavallı kalbimi çalanı söyle

Ruhuma dokunan kaş çatışlarınla

Beni yad ellere salanı söyle

*

Esrarın yakıyor asalet sende

Ardına bakmadan kaçıp gidende

Hüsran icre koyup yahut küsende

Elleri böğründe kalanı söyle

*

Yüzünden perdeyi kaldırıp şöyle

Yürekten deseydin gel bana öyle

Pembemsi leblerin kızılca lâle

Diline yakışan yalanı söyle

*

Sokağın başında bekledim seni

Taş duvarlar teskin eyledi beni

Umarsız seyrettim gelip geçeni

Gönlüme yaptığın talanı söyle

BEŞİROĞLU ..

BİR ADIN KALDI

Ah!.. tek adın kaldı seng-i dilimde

Bir de o nihâvent güfte şarkılar

Kırmızı beyaz gül vardı elimde

Kanat çırpışırken çifte martılar

*

Taş plâk titriyor ahşap pikapta

Kimbilir ne vardı mavi kitapta

Esrik bir anımda kapım çalıpta

Fikrimle üşürken zifte sardılar

*

Bir hazan akşamı düşe dalarken

Sevdâmı sarı bir zarfa koyarken

Geldiler aniden gece pek erken

Bir pire misali nefte kardılar

Beşiroğlu ...

SÜKÛT

Hayal dünyamızda neydi o sükût?

Haykırsam bir türlü sussam bir türlü!

Ne tenkit ne tekit huzur nâmevcut,

Hıçkırsam bir türlü pussam bir türlü!

*

Ezberî heybeden masal anlatıp

Kuşlara kurtlara maval dinletip

Gündoğmaz yaylada kaval inletip

Estirsem bir türlü essem bir türlü

*

Hadi geç dert etme desem de bir an

Dinmiyor hafakan akıyor zaman

Ruhumda yükselen deli bir isyan

Bastırsam bir türlü kassam bir türlü

*

Derdimi söylesem uca dağlara

Kara bahtım çünmüş karabağlara

Başımı sarmışlar çelik ağlara

Kestirsem bir türlü kessem bir türlü

*

Yükselip çıksam ben arşı alaya

Oradan bir nazar etsem sılaya

Menekşe dideli tatlı belâya

Darılsam bir türlü küssem bir türlü

BEŞİROĞLU..

GELİR

-Atilla İlhan üstada saygı ile-

Şû'yu vukuundan* beter

Korku, vesveseyle gelir

Aniden düşünce şalter

Türlü desiseyle gelir..

*

Öteye aynî nakliyat

Yaşama yakışır gelir

İki cihan ab-ı hayat

Şahsına münhasır gelir..

*

Özgün geçmişse nöbet

Atlas bir yorganla gelir

Boş bırakılmışsa sepet

El Nekir* urganla gelir..

*

Sala-yla ezan arası

Rızkı yanında gelir

Hayata memat sırası

Muamma bir anda gelir..

Beşiroğlu..

______:

*Şû'yu vukuu: Söylentisi, gerçeğinden kötü, beter..

*Nekir: Tevatüre göre kabir de sorgu yapacak Melek..

YAR

 Sadece uzaktan sevmişsinizdir.. kadın, erkek farketmez, maşukanınızın hiç haberi yoktur belki, varsa da oralı değildir, yahut başka sebeplere mebni ulaşamadığınız, anlamadığınız bir saikle yanıp, yakılır durursunuz.. Veyahut hemen eskilerin "başıkıltında", diye tanımladığı kadar yakınsınız, lakin O, duygularınızdan bîhaber, yahut lâakal kalmayı yeğlemiştir.. Veyahut o da çaresizdir..

Velhasılı "işte öyle birşey"in tezahürüdür, "YAR" yakınmamız.. Arzederim efendim..

Heyecan dolardım ona bakınca

Öyle has öyle bir cana yakınca

Canımın can içre yarlarındandı

Şu vasat dünyamın arlarındandı

*

Yürürken yek ahenk tempo tutardı

Endamı mis gibi nergis kokardı

Bir buket gibiydi gönül yakardı

Kor gibi yanardağ harlarındandı

*

Üstümde uyurdu kuştüyü gibi

Ruhuma akardı bir büyü gibi

Kaşları akıncı ok yayı gibi

Sinemin müstesna varlarındandı

*

Bilmem ki şu demde nasıl nerede

Türküler yakarken ıssız derede

Efsûni nefesi kırkbin kere de

Kalbimin şifâsı karlarındandı

*

Çaresiz kaldığım ezgin zamanda

Dilimin lal olup esriği kanda

İlhamla birlikte ayni zamanda

Şi'rimin çoğalan narlarındandı

Beşiroğlu.. #FNK69

DÜŞTÜ

Sel gider çorak yerde kalbe düşmez bir damla

Şimdi arsız gönlüme kordan bir cemre düştü

Yağmur yağarken çölde dama çıktım lambamla

Damdan yere uzandım alnıma semra* düştü

Ruhum doymuyordu ki gönlüme akışında

Sanki layık değildim ona her bakışımda

Tütünüm yanmıyordu çakmağı çakışımda

Eyvah imdat hû dedim çağrıma emre* düştü

Beşiroğlu #FNK69  

_________;

*SEMRA: Esmer,

*EMRE: Dost.. yaren.. Allah kulu

KÜLLENMEYEN SIZI YARALARIM VAR

Küllenmeyen sızı yaralarım var

Al yaralarıma alev sevdanı sar

Sensiz cennet bile canımı yakar

Narı gülzarında kül doldum şimdi

*

Meh didârın* yanağında bahar var

Ab-ı hayat didesinde pınar var

Gayri gezer aramızda kenar var

Bağı bostanında gül buldum şimdi

*

Şi'ri gazelinle dem dem olurken

Nağmelerden neşv ü nemâ* bulurken

Göresen* yüreğim müjde dolarken

Bir kara sevdaya yol oldum şimdi

*

Zavallı kalbimi yordum durmadan

Sonbahar meltemi cama vurmadan

Bu sefil yaşamdan neden sormadan

Muhannet ağyâre kul oldum şimdi

*

Gelince yadıma hep bazı bazı

Elemler içinde ruhumda sızı

Göğsüme kayarken çoban yıldızı

Kalpazan elinde pul oldum şimdi

Beşiroğlu..

________:

Meh didâr: Ayyüzlü..

Neşv ü nema: Serpilme, gelişme..

Göresen: Özleyen..

Yazalım

Haydi eyyam'ı dem vaktidir üstat

Bayati araban şarkı yazalım

Dil de sermest oldu esrik harabat

Gönülde dinmeyen çarkı yazalım

*

Gamı desteyleyip donatıp meyler

Kalender yaşamdan envai şeyler

Ferâhfezâ ile üfleyip neyler

Bizi biz eyleyen farkı yazalım

*

Biraz hicvedelim yalan dünyayı

Çoğaltıp muştuyu bu hazan ayı

Hoşgörü bezminde zevki sefayı

Sönmez iştiyaka zerki yazalım

*

Bazı Emrah bazı Yunus dervişle

Hoca Nasrettin'le esrik ermişle

Gülistan bostana sevdâ sermişle

Yalanı hasedi terki yazalım

*

Gönül bu nazenin halden anlamaz

Güzel bu cilveli dilden anlamaz

Nefis bu zavallı zülden anlamaz

Sadra şifâ gelen türkü yazalım

Beşiroğlu..

0 Yorum

GÖRDÜK

Kırk yıllık tüccara satarlar tere

Ahbap çavuşları pek uyar gördük

Gül yüzler haşlanmış hep yara bere

Öfkeyle bağdaşık göz boyar gördük *

Dört duvar harabın penceresinde

Köpürmüş taş kaynar tenceresinde

Gedanın dört boğum hançeresinde

Çengiler toplanmış zil çalar gördük *

Diller ekşi soğuyorken sıtmadan

Usulca çıkar mı can acıtmadan

Sözde aydınları gece yatmadan

Görsel ekranlarda yal yalar gördük *

Hamaset ağdalı tomarı yalan

Merkebin sırtından semeri çalan

Engine açılmış sığ suya dalan

Sözünde ibre yok hep çakar gördük *

Edinmiş dünyanın mal ile mülkü

Ayvazın bağında fır döner tilki

Usandı illallah bezdirdi halkı

Güldürüp ağlatan tef çalar gördük *

Dilinde Safahat okuyor meydan

İnletip etrafı soy ile soptan

İntihal eyleyip Mim Akif Bey’den

Asım'ın neslinden bîhaber gördük *

Kalbinde dünyanın zirve hevesi

Velâkin çıkmaya yetmez nefesi

Son günler galiba kaçmış neşesi

Her söze aldanan hep sakar gördük *

Görmedik efendim böylesin hâşâ

Tanrı’dan bir bela gelirse başa

Memleket ahvâli tümden kargaşa

Elleri böğründe gün sayar gördük

BEŞİROĞLU ...

ŞİİR

"Gül dalına konmuş bülbül yavrusu
Ben o yâre dayanamam doğrusu
Dağlardan aşam yare ulaşam.."

Yüreği yanıkların hikayesidir şiir,

Bazen nevâ sesimiz bazen nergiz terimiz,,

Şair isterse eğer âlemi sağır eder,

Şarkın masallarına benzemez şiirimiz.

Esrik tasvir yazdılar saray resimlerinde,

Davûdi sesleriyle hakikat perdesinde,

Uykusuz gecelerde ilham mevsimlerinde

Medeniyet uyandı bâkir söz ertesinde.

Bir fecr arefesinde gelen ilham meltemi,

Eserken bad-ı saba ruhlara merhem oldu,

Sanatkâr yüreğinden şi'rin sevdakâr temi,

Mabet kandili gibi karanlığa bir mumdu.

Bu yanışlar bitmeden başlayan tutuşmalar,

Şiirin şulesiyle birbirine ısındı,

İflah olmaz kalplerde derûni buluşmalar

Gövermemiş dillere neşideyle taşındı.

Beşiroğlu..

MİNE'L AŞK

Sıradan değildi vedâ çağrısı

İşret gecesinde düşürdü nâle

Zirveye ulaştı yürek ağrısı

Aykırı hayrandı al beyaz güle

Ümit belemişti körpe çağında

Umdu ki gülecek gel deyip ona

Gamzesi açarken gül yanağında

Bir buket derleyip al deyip ona

Serâb-ı ömründe bahar tatmadı

Beşinci mevsimi sükûndu, lakin..

İhtiras yoğaltıp hırsı katmadı

İçsele katlandı utkundu ezgin

Yuka bir sevdânın peşinden koştu

Hicranı elemi kalbine gömdü

Kanadı hasarlı garip bir kuştu

Yüreği kiremit toprağı hamdı

Böyle bir akibet hiç beklemiyordu

Kuşkusuz hüsranı tattı sonunda

Al yaralarına dert ekleniyordu

Mine'l aşk besleyip durdu koynunda

Beşiroğlu.. 05 Kasım 2021

___________:
Mine'l Aşk: Hem kahreden aşk, hem de kahreden ve saadet tattıran derin duyguların ifadesidir. ' ...

YÜRÜ GAM KERVANIM

Yürü gam kervanım di haydi yürü

Kibir sarayını kin sardı yürü

Dillerde ah ile eyvah bir sürü

Böyle bir cefaya giremeyiz biz.

Sinede mevzidir ok gibi hare

Anlatsam tesirsiz çılğısız* yâre

Neylesin ol tabip o da naçare

İmkânsız şifaya eremeyiz biz.

22.01.2016 ... Beşiroğlu

_______:

*Çılğısız: Arsız, şımarık.. (Erz., Sivas, Bayburt yöresel deyim)

SANKİ

Döndü mor dağlara efkârı geldi

Soğanlı esriği sükundu sanki

Kabaran hisleri çağlayan seldi

Yemyeşil ovayı utkundu sanki

*

Yanağına düşen yaşları sildi

Her geçen salise daha sefildi

Eğildi büküldü sonra dikildi

Ruhunda volkanlar suskundu sanki

*

Bu yere dönmeye yemini vardı

Orada erecek hayalin ardı

Gümüş tabakadan cigara sardı

Elem yüreğine dokundu sanki

*

Kalbinde yelpaze fırtına sustu

Senfonik hırıltı ona kabustu

Aniden başına yıldırım düştü

Telaşla silkindi yutkundu sanki

*

Hayalle gerçeğin ayrımı zordu

Zamana uymayan kafayı yordu

Küskündü aslında yüreği kordu

Andelipten beter tutkundu sanki

Beşiroğlu ... 08.09.2016

_____________:
UTKUNMAK- Zaptetmek. Zafer. -şiirde içselleşmek-..
ANDELİP- Bülbül
_________
Fotoğraf, el'an Köy muhtarlığını deruhte eden Dr. Arslan Ozkan ağabeyimize aittir..